OBAN
Her şey 1793’de Hugh ve John kardeşlerin Oban’a gelip “Cowbell Ale” ürettikleri Oban Brewing Company’yi kurmaları ile başlıyor. Issız olan bölge bu içki fabrikasının iş imkanı sunması sayesinde kalabalıklaşıyor ve günümüze kadar giderek artan popülaritesi ile yaşıyor.
Ben ilk kez geldiğimde Glasgow’dan tren ile yolculuk yapmayı tercih ettim. Highland’ın muhteşem manzaraları eşliğinde 3 saatin nasıl geçtiğini bile anlamadım. Gerçi karayolu da çok keyifli. Oban bu güzergahın son durağı, trenden indikten sonra sizi bir liman, limanda da küçük balık restoranlarının pişirdiği mis gibi kokan deniz ürünleri karşılıyor. (Kışın kapalı)
Çok küçük bir yürüyüş ile Oban Damıtımevi’ne geliyorsunuz. Kasabanın içinde kalan küçük ama üretimi ile tüm dünyada ses getiren bir damıtımevi. Benim de favorilerimden. Burada hem üretim prosesini görebilir hem de üretilen tüm Oban çeşitlerini tadabilirsiniz.
Damakları şenlendirdikten sonra Oban’ı yürüyerek keşfetmek çok keyifli. Deniz kenarında yürüyebilir, yukarısına çıkıp McCaig’s Tower’da eşsiz Oban ve Mull adası manzarasına siz de benim gibi kadeh kaldırabilirsiniz.